11 Temmuz 2010 Pazar

Usb den windows kurulumu

Dersin Linki:
http://kadirkalkan.blogcu.com/usb-den-windows-kurulumu/8170988

Chrome OS Böyle Görünecek

Dersin Linki:
http://kadirkalkan.blogcu.com/chrome-os-iste-boyle-gorunecek/7922925

Programlama Dili Öğrenilecek Siteler

Dersin linki:
http://kadirkalkan.blogcu.com/programlama-dili-ogrenilebilecek-siteler/7854701

Gmail Kullananlara İki Müjde

Dersin Linki:
http://kadirkalkan.blogcu.com/gmail-kullananlara-2-mujde/7854625

Silverligth 4 hazır

Dersin Linki:
http://kadirkalkan.blogcu.com/silverligth-4-hazir/7854614

Gmail Kullananlara İki Müjde

Google'dan Gmail kullanıcılarına 1 değil, tam 2 müjde birden: İşte Gmail'e gelen 2 yeni özellik...

Google , en popüler web tabanlı ücretsiz e-posta servislerinden biri olan Gmail servisine kullanımı kolaylaştıracak iki yeni özellik ekledi. Üstelik daha önce duyurduklarımızın aksine bu iki özellik Labs içerisinde yer almıyor. Her ikisi de doğrudan Gmail'in özellikleri olarak kullanıma girdi.

Google'ın resmi blog'unda duyurduğu yeni özelliklerden ilki, düzenlenen e-posta mesajlarına eklentileri sürükle ve bırak yöntemi ile eklemeyi mümkün kılıyor. Bilgisayarınızdaki herhangi bir dosyayı e-posta mesajına eklemek için sürükleyip bırakmanız yeterli fakat bu özellik şimdilik sadece Google Chrome ve Firefox 3.6 tarayıcıları tarafından destekleniyor.

Google'ın duyurduğu Gmail'in ikinci özelliği ise e-postalara bir Google Takvim davetiyesi eklemek. Bunu yapmak için Konu satırının altındaki "Davetiye" bağlantısına tıklamanız yeterli. Bundan sonra bir Google Takvim yardımcısı açılacak ve arkadaşlarınızı seçtiğiniz etkinliğe Gmail üzerinden kolayca davet edebileceksiniz.

Nedir Bu Virus

Virüs Nedir ?

Virüs Kodları Nedir ?

Virüsler birer programdır. Bu virüs kodları çalıştığında bilgisayarınıza değişik şekillerde zarar verebilen”bilgisayar programlarıdır, kendi kendilerini kopyalarlar, bir yerden bir yere bulaşırlar (bilgisayarınızdaki diğer dosyalara yayılma, ağ üzerinden diğer bilgisayarlara bulaşma vb gibi). Bilgisayarınız çalıştırıldığında otomatik olarak faaliyete geçerler. Bir virüsün bir diğer dosyaya veya sürücüye geçmesi çok kolaydır. Örneğin virüslü bir memory stick' i ( diger adıyla flash memory ) bilgisayara takıldığında memory içinde hangi dosyaların olduğuna bakıldığında bilgisayarınıza bulaşabilir.
Genellikle her virüsün bir adı vardır (Cansu, Stoned, Michaelangelo, Brain, Einstein vb gibi).

Virüs Türleri

Virüsleri ikiye ayırabiliriz. Bunlar BOOT virüsleri ve FILE virüsleridir.

Boot Virüsleri

Bilgisayarın sistem alanlarına bulaşan virüsler
Boot virüsleri hard diskin veya disketin boot sektörlerine yerleşirler. Bilgisayarlar açıldığında veya resetlendiğinde disketin veya hard diskin boot sektöründeki yükleyici program olarak çalıştırılır ve faal duruma geçerler. Kullanıcıların çalıştırdıkları her programa bu sayede ulaşarak çeşitli sorunlara yol açarlar. (Bu tip virüslein ilk örneklerinden olan Dark Avanger ve Cascade bilgisayar sistemlerine ciddi zararlar vermişlerdir).

File - dosya- Virüsleri

Dosyalara bulaşan virüsler
Dosya virüsleridir. Bu tür virüsler programların sonuna kendilerini ekleyerek dosya uzunluklarını artırırlar. Dosya virüslerini en kolay bulabilmek için Command.com dosyasının uzunluğuna bakılır., Ancak bunun için dos versiyonlarına göre command. com' un uzunluklarını bilmek gerekmektedir. Bu tür virüsler genellikle uzantısı EXE ve COM olan dosyalara bulaşırlar, Bazen, başka tür sistem dosyalarına da (.OVL, .DLL, .SYS gibi) bulaşabilirler

Virüslerden korunma yolları nelerdir?

Öncelikle real time ( her an çalışır durumda ) çalışan bir antivüris programı kullanmaya başlamalısınız ve bu programı güncel tutabilmek için update lerini kontrol etmelisiniz. Bu updateler sayesinde yeni çıkan virüslere karşı bir önlem almış olacaksınız, internet ortamında her gün yeni bir virüs piyasa çıkıyor. Düzenli olarak en azından hafta bir bilgisayarınızı kullandığınız antivirüs programıyla taratın, eger antivuris programınızın spyware kontrolü ve firewall özellilkeri yoksa br tane spy ware programı örnegin spybot ( realtime çalışmaz sizin çalıştırıp bilgisayarınızı taratmanız gerekir) .Firewall olarakta standart windows kullanıcıları için windows sp2 ile birlekte gelen firewall yeterli olacaktır, gelişmiş koruma için software olarak zone alarm öneririm, donamımsal firewall içinde adsl modeminiz firewall özellikli olanlarından seçin. Ayrıca işletim sisteminizin düzenli olarak updatelerini yapmayı da ihmal etmeyin.

Ancak, bu antivüris ile korunmada yetmeyebilir. Her şey sizde bitiyor internetde indirdiğiniz dosyalara , cd den aldığınız dosyalara , chat yaparken ve maillerinizin ekli dosyalarını açarken dikkat etmelisiniz, antivuris programları bütün virüsleri tanımaz öyleki bir antivüris programının tanıdığı virüsü bazen başka bir antivirüs programı tanıyamıyor bu benim başıma çokça geldi, bütün antivirüs programlarını bilgisayarınıza yükleyip kullanma şansınızda yok, coğu anti virüs programı başka antivirüs programları ortaklaşa çalışamazlar.

Düzenli olarak önemli dosyalarınızın yedeklerini almaya çalışın. Ve de süpheli bir şekilde aldığınız bir programı hemen silin.

Vrirüslerin Etkileri - Zararları

Virüsler genellikle bir başka dosyaya bulaşıp yer kaplamaktan öte gitmemekle birlikte bilgisayarda yavaşlama, kilitlenme ve dosya ve programlarınızın bozulmasına neden olmaktadırlar. Bazı virüsler ise çok zararlı olabilir. Harddiskin formatlanmasına, biosların silinmesine ve verilerin bozulmasına sebep olabilirler. Spywareler içinse devamlı açılan popup renklam sayfaları kendilerini belli eden özellikleridir. Günümüzde ki vürislerin etkileri genelde pc' yi çalışmaz hale getirecek şekilde agırlaştırmasıdır. Ayrıca internet ortamında bulaştığı bilgisayar hakkında bazı önemli bilgileri ( adres defteri, mail hesapları, kişisel şifreler ) virüsu yazan kişiye aktarmaya çalışmasıdır.

Bilgisayarım Virüslendi.

Nasıl Temizleyecegim ?

Antivirüs programınızın olduğu halde virüs girmişse bilgisayarınıza ya çok iyi bir kullanıcısınızdır yada antivirüs programınız yetersiz kalmaktadır. Yapacağınız ilk iş, o an kullandığınız tüm uygulamaları kapatmak, yaptığınız işleri saklamak. Ardından, bir antivirüs programınızın updatelerini yapın ve bilgisayarınızı tarayın.

Ram



Ram Nedir? Nasıl Çalışır?

Bilgisayar üzerindeki olmazsa olmaz donanımlardan biri olan RAM hakkında detaylı bilgiler, çalışma prensibi, teknik detaylar ve diğer özellikleri yazıda bulabilirsiniz.

RAM Nedir?

Kelime anlamı ile incelemeye başlayacak olursak RAM - Random access memory yani Rastgele Erişilebilir Bellek cümlesinin kısaltılması ile oluşan bir tanımdır. Temel olarak bilgisayar, ekran kartı, birçok mikroişlmeci modülünün içinde daimi olarak yer alan bir parçadır. Asli görevi ise bilgisayar veya teknik birim çalışırken yapılacak işlemleri üzerindeki hafıza bölümlerine alıp kullandıran bir elemandır.

Bellek kelimesinden de anlaşılacağı gibi RAM bir depolama aygıtıdır fakat çalışması ve bilgilerin depolandığı şekilde modül üzerinde kalması için sürekli olarak enerji gereksinimi duyar. Belleğe verilen enerji kesildiği anda üzerindeki tüm bilgiler kaybolacaktır. Bu özelliğinden dolayı diğer depolama aygıtları olan (eeprom, flash..) gibi birimlere karşı çok daha üstün bir veri aktarım hızına sahiptir.



Yukarıdaki resimde örnek bir bilgisayar Ramini görmektesiniz. DDR2 533 MHZ lik bir aktarım hızına sahiptir. RAM Memory aygıtlarındaki Random access kelimesinin anlamı kaydedilecek bilgi her seferinde rasgele seçilen adreslere yazıldığı için bu ismi alır. Bu işlem RAM belleklere inanılmaz bir hız transferi kazandırır. Yukarıda da anlattığımız gibi bunun sonucunda işlenmesi gereken bilgiler öncelikle ram üzerine transfer edilir ve buradan işlemciye aktarılarak veri transferi sırasındaki kayıplar en aza indirgenir. İşlemciye gönderilerek işlenen veriler tekrar ram üzerine aktarılarak gerekli yerlere gönderilecektir.

RAM Belleklerin Yapısı

Ram bellekleri mimari olarak incelediğimiz zaman genellikle tek bir devre üstünde çift tarafta da olmak üzere 2 veya 2 nin katları olacak şekilde dizilmiş bellek yongalarından oluştuğu gözükür. Bu yongaların herbiri belli bir depolama kapasitesine sahiptir. Aynı devre üzerindeki bu yongaların toplam kapasitesi Ram belleğin kapasitesini vermektedir.

Örneğin üzerinde 32MB lik 8 adet chip-yonga bulunan bir Ram bellek toplam kapasitesine bakacak olursak; 32X8 = 256MB kapasiteli bir ram olduğu anlaşılmaktadır. Eskiden sadece tek tarafta bulunan yongalar DIMM teknolojisi sayesinde ram bellek kartın her iki tarafına da yerleştirilerek kapasite artırımı yapılmıştır. DIMM teknolojisinde biraz bahsedecek olursak Dual in-line Memory Module yani çift katmanlı bellek modülü olarak adlandırılan bir teknolojidir. Bacak pin sayılarına göre gelişim şekli aşağıdaki gibi olmuştur.

» 72-pin SO-DIMM
» 100-pin DIMM
» 144-pin SO-DIMM Bu pin teknolojisi SDRAM için kullanılmıştır.
» 168-pin DIMM
» 172-pin - Bu teknoloji ile birlikte DDR RAM tekonlojisine geçilmiştir.
» 184-pin DIMM
» 200-pin SO-DIMM - DDR2 teknolojisi için kullanılmıştır.
» 214-pin MicroDIMM
» 240-pin DIMM Günümüzde hala kullanılan DDR2, DDR3 bellek teknolojisi için oluşturulmuştur. Yeni nesil anakartların hemen hepsinde bu teknoloji kullanılmaktadır.

Ram belleklerdeki herbir yongayı biraz inceleyecek olursak; Silikon bir chip oalrakta adlandırılan bu yongalar üzerlerindeki milyonlarca transistörle doğru orantılı bir şekilde artan bellek kapasitelerine sahiplerdir. Temel mantık ise chip üzerindeki belli bir adresi olan bölmeye belirli bir boyutta veri girişi yapılır. Örneğin 00001 numaralı adrese ikilik sistemde 1010100111 gibi bir bilgi kaydedilerek depolama yapılır. Adres bölümlerinin büyüklüğü aynı zamanda RAM belleğin boyutuna etki eden birinci faktördür. İkinci kısımdaki verinin yazıldığı bölüme DATA bölümü denir ve her adrese yazılacak olan data büyüklüğünü burası belirler. Örnek olarak 10000 adres gözeneğine sahip bir ram bellekte her adres bölümü 16bit data alabiliyorsa 16bit= 2Byte ; 10000 X 2Byte = 20000 Byte = 20KByte büyüklüğünde bir ram bellek elde etmiş oluruz.



Yukarıdaki resimde örnek bir ram yongası görülmektedir. Bu yonga diğer bir adıyla entegre dışındaki bacak bağlantıları ile ram bellek kartı üstüne monte edilerek çalışması sağlanır.

RAM Bellek Nasıl Çalışır?

Yukarıdaki açıklamalarımızda kısaca bahsettiğimiz gibi Ram bellekler adres ve data kombinasyonu sonucunda bir çalışma yapısına sahiptir. Bir daha teknik detay verecek olursak.

Örnek;
İşlemci tarafından harddiskten alınan 32Byte büyüklüğündeki bir veri işlemci tarafından rastgele atanan ramin 15456 numaralı adresine kaydedilmesi istenir ve bunu sonucunda 32Byte büyüklüğündeki veri gerekli transfer işleminden sonra 15456 numaralı adresteki data birimine kaydedilir bu işlemin hemen ardından yeni bir veri yine işlemci tarafından atanan başka bir adrese kaydedilir ve bu şekilde veri grupları birleşerek işlenecek olan toplam veriyi oluştururlar. Kayıt işleminin esası bu şekilde oluşur.

Ram belleklerdeki yongaların üzerinde kaydedilen bilgilerin durması için gerekli olan tek koşul, elektriksel olarak beslemelerinin kesilmemesidir. Teknolojik olarak günümüze kadar gelişimlerini sürdüren RAM belleklerdeki silikon yongaların ortalama çalışma gerilimleri;

» DDR2 serisi için 1.8 ile 2.5V arası
» DDR3 serisi için ise 1.5 volt düzeyindedir.

Yeni nesil DDR3 türündeki belleklerin voltaj gereksinimlerindeki düşmenin asıl sebebi üretim teknolojisinde kullanılan ölçeklendirme yani her transistör için kullanılan alanın küçültülmesi ile oluşan değişimdir. Yeni nesil RAM belleklerde kullanılan ölçeklendirme teknolojisi şu anda sıklıkla 90nm olarak gözüküyor.

Ram belleklerdeki data-adres ilişkisinden yukarıda bahsettik. Peki çalışma sırasında ne kadarlık bir veri ne kadar sürede ram içine aktarılır gibi bir soru aklınıza gelecek olursa bunu cevabını vermeden önce RAM bellekler ile gelen teknik bir bilgi olan çalışma frekansı bundaki en önemli belirleyici unsur olacaktır. Bu frekansın büyük olması transfer hızını arttırmadaki en önemli etkendir. Tarihi süreçte RAM bellekleri frekansları ve veri aktarım hızlarına bakacak olursak;

» SDRAM
- PC66 = 66 MHz
- PC100 = 100 MHz
- PC133 = 133 MHz

» DDR SDRAM
- PC1600 = 200 MHz - 100 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2100 = 266 MHz - 133 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2700 = 333 MHz - 166 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC3200 = 400 MHz - 200 MHz saat frekansı adres kontrolü için

» DDR2 SDRAM
- PC2-3200 = 400 MHz - 200 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2-4200 = 533 MHz - 266 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2-5300 = 667 MHz - 333 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2-6400 = 800 MHz - 400 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2-8000 = 1000 MHz - 500 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC2-8500 = 1066 MHz - 533 MHz saat frekansı adres kontrolü için

» DDR3 SDRAM
- PC3-6400 = 800 MHz - 400 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC3-8500 = 1066 MHz - 533 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC3-10600 = 1333 MHz - 667 MHz saat frekansı adres kontrolü için
- PC3-12800 = 1600 MHz - 800 MHz saat frekansı adres kontrolü için

Bunların dışında son teknoloji olarak kullanılan DDR3 Belleklerdeki döngü zamanı, iç frekans memory frekans ve veri aktarım hızları ile ilgili teknik bilgilere bakacak olursak;

- DDR3-800 : 100 MHz memory frekansı, 10 ns döngü süresi, 6400 MB/s veri aktarımı
- DDR3-1066: 133 MHz memory frekansı, 7.5 ns döngü süresi, 8533 MB/s veri aktarımı
- DDR3-1333: 166 MHz memory frekansı, 6 ns döngü süresi, 10667 MB/s veri aktarımı
- DDR3-1600: 200 MHz memory frekansı, 5 ns döngü süresi, 12800 MB/s veri aktarımı

En son olarak hız faktörüne etki eden bazı teknik terimleri inceleyecek olursak;
» CAS latency: CAS gecikmesi olarak ta adlandırılır. Column address select kelimelerinin kısaltması ile oluşur. Ram bellek üzerindeki seçilen kolon ve adresin yazma veya okumaya aktif hele getirilmesi için geçen süredir. TRP, TRCD, RAS.

Ram bellekler ayrıca ekran kartları gibi grafik işleme ünitelerindede kullanılır. Fakat GDDR olarakta adlandırılıan bu bellekler bilgisayarın normal işlemcisi ile değilde grafik işlemcisinin hemen yanında bulunarak onunla birlikte uygun bir şekilde çalışır. Kullanılan teknoloji benzerdir fakat hız olarak grafik ram bellekleri normal ram belleklere göre biraz daha geliştirilmiştir. Bios gibi parçalarda kullanılan bellek teknolojisi ise Ram teknolojisinden farklı olarak rom teknolojisi olarak adlandırıldığını unutmayınız.

Bilgisayar Tarihi

Bilgisayarın Keşfi - Bilgisayarın İcadı




İnsanoğlunun ilk hesap makinesi abaküsdür ve abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3,000 sene önce kullanılmıştır. Otomatik hareketlerden yararlanan ilk toplama makinesini Blaise Pascal geliştirmiştir. Pascal bu makineyi tasarlarken, bir tarafa doğru döndürülen dişli çarkların hareketinden faydalanmıştır. Daha sonra Leibniz aynı prensiple çarpma işlemi de yapabilen bir makine daha geliştirmiştir.

Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage'dir. Babbage'nin Analitik Motor adını verdiği cihaz, belli bir programlama içinde hesapları otomatik olarak yapabilmekteydi.

Gerçek anlamda bilgisayarlar, 1941 yılında Berlin'de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Busines Machines Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlı çalışıyordu.

1946'da, Amerikalı J. Presper Erchert ve Jn W. Mauchly, yüksek işlem hızına sahip tam elektronik ilk sayısal bilgisayarı geliştirdiler. 17,500 civarında elektron tüpü, 1,500 röle, 70,000 direnç ve 10,000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makine, on haneli 5,000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.

Sonraki yıllarda inanılmaz bir süratle geliştirilen bilgisayarlar, bilgiyi çabuk ve doğru bir şekilde işleme ve saklama özellikleri nedeniyle, kısa sürede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bilgi üretimi ve dolaşımı hızlandı. Bu gelişmeler sayesinde, bir toplumun bütün bireylerinin bilgiye kolayca ulaşmaları ve onu tüketmeleri mümkün oldu.

Bilgi toplumunun oluşumunu hızlandıran bu gelişmelerin yanı sıra, basımevlerinden uzay gemilerine kadar hemen bütün makine ve araçların kontrolünü de bilgisayarlar üstlenmeye başladı. Böylece insanlar uzun süre alan ve oldukça karmaşık olan yorucu ve bıktırıcı işlerden kurtuldular

2. kaynak

İnsanlığın ilk günlerinden beri hesap yapmaya her daim ihtiyaç duyulmuştur. İlk insanlarda hesaplama; varlıkları başka bir grubun elemanlarıyla eşleştirme yapılarak yapılmıştır. Örnek olarak "Bir sürüdeki koyunları çakıl taşları temsil ediyordu ve bu taşlar bir torbada saklanıyordu. Bir koyun eksilirse bu çakıl taşlardan taş çıkarılıyordu, ya da taş ekleniyordu."

İnsanların hesaplama yöntemi ilk defa Abaküsle düzenlenmiştir. Böylece, Pozisyona bağlı sayı gösterimine başlandı.

İşlemler sembolik gösterimlerle ifade edildikten sonra Papirüs denen kağıtlar ve hayvan derileri depolama aracı olmuştur.

Başta Taşkentli alim Muhammed İbni Musa el Harezmi olmak üzere bazı isimler bilgisayar ve parçalarını bir araya getirmiştir. Günümüzdeki adını El Harezmiden almıştır.

Algoritma bilgisayar programının alt adımlarının gösterimidir.

1642’de Blaise Pascal eldeki toplama yapan oyuklu makine geliştirdi. 1673’de Gattfried Leibniz çarpma yapan makine geliştirdi.

1801’de Jasoph - Marie Tacguard otomatik dokuma tezgahı icat etti. Bu makine, insan yerine makine kullanımına geçtiği için Fransa’da isyana neden oldu.

1802 yılında Charles Bobboge çalışmaları yetersiz buldu ve Fark Makinesini icat etti. Bu makine için İngiliz Hükümetinden yardım istediği için tarihe geçti.

1833’te ise Bobbege Analitik makineyi icat etti. Bu yüzden Babbage’a “Bilgisayarın Babası” dendi.

1925’te Vannevar Bush integral ve diferansiyel alabilen bir analiz makinesi icat etti. 1930’da nihayet dünyanın en büyük hesaplama aygıtı yapıldı. 1935’te Alman Konrad Zuse elektrikli ikili tabanda işlem yapan Z-1 adlı bilgisayarı geliştirdi. 1938’de Z2 tasarlandı. Konrod 2. Dünya savaşından sonra Zürih üniversitesinde Z-4 adlı bilgisayarı geliştirdi.

2. Dünya Savaşı boyunca uçaksAvarlar için bilgisayara ihtiyaç duyuldu.

İlk geniş ölçekli otomatik, elektromekanik bilgisayar Howard Aiku ve Messrs tarafından 1944’te gerçekleştirilen MARK I’dır.

1943’te başlanan ENIAL bilgisayarı değişik üniteleri bağlayan, programlanabilen, paralel hesaplama yapan dev bilgisayardır.

1947’de transistör icat edildi.

Transistör bilgisayara güvenilirlik ve hız getirdiğinden bir devrim oldu.

1960’da Gene amdahl kesirli sayılarda işlem yapan, ilk TİCARİ BİLGİSAYARI yaptı.

1957’ye kadar bilgisayarda bellekler kısaydı. 1957’de RAMAL hard diske sahip ilk bilgisayarı üretti.

1958’de elektronik dönem tam anlamıyla başladı.

Uzun yıllar süren çalışmalardan sonra General Electric Firması, bankacılık işlemlerini son derce kolaylaştıran 32 ERMA adlı bilgisayarı geliştirdi. İlk defa bir bankacılık otomasyonu gerçekleşmişti. Bu olay, daha sonra bankamatikler ve elektronik kişisel bankacılık gibi modern teknolojiler için ilk adım niteliğindeydi.

Ticaret ve işletme sektörlerinin ihtiyacı olan programların yazılması için FORTRAN gibi matematiksel amaçlı geliştirilmiş bir dilin kullanılamayacağı, bunun yerine doğal dile yakın komut ifadeleri olan programlama dillerinin daha kullanışlı olacağı düşüncesiyle 1952 yılından itibaren çalışan Grace Murray Hopper 1960 yılında iş hayatı için gerekli programların yazımı için kullanılabilecek FLOWMATIC adlı programlama dilini üretti. Aynı yıl IBM firması da COMMERCIAL TRANSLATOR (Ticari Çevirmen) adlı bir programlama dilini satışa sundu.

1950’li yıllarda bilgisayarlar için yazılan işletim sistemleri programların hızlı bir biçimde sonlanmasını temel ilke olarak alıyor, kullanıcı için hiçbir kolaylık öngörmüyordu. 1961 yılında ilk interaktif (etkileşimli) işletim sistemi olan CTSS (Compatible Time Sharing System), Fernando Corbato tarafından IBM 7090/94 serisi bilgisayarlar için geliştirildi. Bu işletim sistemi, Stibitz’in geliştirdiği uzaktan kumandalı silahlar sayılmazsa, uzaktan erişimi sağlayan ilk bilgisayarların piyasada boy göstermesini sağlamış oldu.
IBM, 1964 yılında ilk geniş ölçekli ve gerçek zamanlı rezervasyon sistemini, Amerikan Havayolları için gerçekleştirdi. Aynı yılın 7 Nisan’ında yine IBM, bilgisayar alanında yeni bir dönemin başlamasını sağlayan, IBM uyumlu bilgisayar ailesinin ilk ferdi olan System/360 adlı makineyi piyasaya sundu. Aynı yıl içinde BASIC programlama dili, John Kemeny ve Tom Kurtz tarafından geliştirildi.

Pek çok firma daha büyük ve daha hızlı bilgisayarlar üretmeye çalışırken, Digital Equipment Şirketi, ilk gerçek minibilgisayar olan PDP-8 adlı bilgisayarı geliştirdi. PDP-8’in küçük bir komut seti, ilkel bir mikroprogramlama dili ve harika bir arayüz yeteneği vardı. Bu yüzden, bu bilgisayarlar, telefon hatlarını kullanarak proses kontrol yapabilen çok kullanıcılı sistemler olarak kullanılmıştır. Aynı yıl içinde MIT ile AT&T Bell Laboratuvarları’nın ortak çalışması sonucu, genel amaçlı, ortak bellekli ve çok kullanıcılı bilgisayarlar olan GE 600 seris ilk makine üretilmiştir.

Fairchild Firması’nın 1961 yılında ilk silikon tabanlı entegre devreleri piyasaya sunmasından yaklaşık 7 yıl sonra, 1967 yılında o teknoloji kullanılarak üretilen üçüncü kuşak bilgisayarlar ortaya çıkmaya başladı.

1969 yılında, internete atalık yapacak olan ARPA net çalışmalarına askeri haber alma amacıyla başlandı. Aynı yıl içinde Rıtchie ve Thompson, günümüzün vazgeçilmez işletim sistemlerinden UNIX üzerine çalışmaya başladı.

1971 yılında ortaya çıkan iki önemli ürün, kişisel bilgisayar döneminin başlamasına öncülük etti. Bu ürünler, ticari olarak piyasaya sürülen mikroişlemciler ile floppy disketlerdi. Intel Firmasının hesap makinelerinde kullanılmak üzere Japon Busicom Firması için ürettiği 4004 mikroişlemcisi ve IBM mühendislerinden Alan Shugart’ın ürettiği 8 inch floppy disket kişisel bilgisayar çağının başlamasına neden olan gelişmeler olmuştur.

1972 yılında ilk kişisel bilgisayar olan MITS 816 üretilmiştir. Bu bilgisayarın ne ekranı, ne klavyesi vardı. Fakat meraklı amatörler için son derece ilgi çekiciydi. Aynı yıl içinde, NASA bilgisayar kontrolü ilk uzay uçusu gerçekleştirdi.

1974 yılında Intel, trafik ışıklarının kontrolü için 8080 mikroişlemcisini üretti. Bu işlemci daha sonra Altair adlı bilgisayarda kullanıldı. Intel’e rakip olarak ortaya çıkan Zilog firması Z80 mikroişlemcisini üretti. Gary Kildall, bilgisayar mimarisinden bağımsız olarak her platformda çalışabilen CP/M adlı işletim sistemini yazdı. Aynı yıl içinde, ilk ATM (bankamatik)’ler kullanılmaya başlandı.

1975 yılında 375 dolara satılan, klavyesiz ve ekransız ALtair 8800 adlı bilgisayar üretildi. Microsoft firmasının kurucusu Bill Gates ile Paul Allen, bu bilgisayar için bir BASIC derleyicisi yazdılar. Bu yıl içinde, IBM firması 5100 adlı ilk kişisel bilgisayarını üretti. Seymour Cray, Cray I adını verdiği ve bugün de hala vazgeçilmez süper bilgisayarlar olan Cray’lerin ilkini tasarladı.

1976 yılında, ekran ve klavyeye sahip bilgisayar olan Apple II adlı bilgisayar, Steve Jobs ve Steve Wozniak tarafından üretildi. Apple II, kıa sürede ortaokullara ve liselere girdi ve ilk “bilgisayar” derslerinde kullanılmaya başlandı.

1978 yılında, Daniel Bricklin ve Bob Fransston tarafından yazılan Visicale, günümüzde kullandığımız Excel gibi gelişmiş yazılımlara öncülük yapacak tablolama programı olarak ortaya çıktı. 1979 yılında is eMicropro International Firması ilk kelime işlem programı olan Wordstar’ı piyasaya sürdü.

1981 yılında, Microsoft firmasıyla anlaşan IBM önceki makinelerinde kullandığı işletim sistemi olan CP/M’in yerine DOS işletim sistemini yazdırarak, bu yeni işletim sistemi kullanan IBM PC’yi üretti. Aynı yıl Commodore firması VIC-20’yi üreterek, 1 milyon adet satmayı başardı.

1982 yılından itibarin bilgisayarlar film sektöründe kullanılmaya başlandı. Disney Stüdyoları’nda yapımı gerçekleştirilen Tron adlı filmin tüm karakterleri bilgisayar tarafından canlandırılmış ve özel efektler bilgisayar aracılığıyla üretilmişti.

1983 yılında Mitch Kapor, Lotus 1-2-3 adlı tablolama programını yazarak Visicalc’in elinden liderliği aldı. 1978 yılında, Amerikan Savunma Bakanlığı’nın çalışmalarına başladığı “modern” yüksek seviyeli bir programlama dili geliştirme çalışmaları bu yıl içinde tamamlandı. Bu yeni dile “ADA” ismi verildi.

1986 yılında, Intel Firması 1980’de ürettiği 80806 işlemciler ve 1994 yılında ürettiği Pentium işlemciler arasında bir geçiş olarak nitelendirebileceğimiz 80386 mikroişlemcisini üretti. Aynı yıl içinde süperbilgisayarlarda da çok önemli gelişmeler yaşandı. CRAY X-MP adlı 4 paralel mikroişlemcili bilgisayar saniyede 713 milyon kesirli sayı işlemi yapabiliyordu. İlk süper bilgisayar olan IBM STRETCH ise saniyede 5 bin kesirli sayı işlemi yapıyordu.

1990’lı yıllara geldiğimizde ise, 10 yıl öncesinin süper bilgisayarlarında kullanılan mikroişlemcilerin gücüne sahip işlemcilerin kişisel bilgisayarlarda kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Yaygın olarak genellikle Intel’in Pentium serisi mikroişlemcilerini içeren bu bilgisayarlar ile yüksek hız gerektiren grafik programları, gelişmiş görsel programlar ve ses ile görüntü ağırlıklı çokluortam (multimedya) programları oldukça iyi performanslarla çalıştırılabilmektedir. Yaptıkları işleme göre fiyatları oldukça tatminkar olan bu bilgisayarlar, hemen her alanda kullanılmaktadır.

Bir bilim Adamının Romanı

Bu sene türkçe hocamız bize okumamız ve onu özet çıkarmamız için bize 4 tane kitap verdi. Bunlardan biriside Oğuz Atay'ın "Bir bilim Adamının Romanı" adlı kitaptı.

Yazar, bu romanda hocası Mustafa İnan’ın hayatını kaleme almıştır. Bu yüzden biyografik bir eserdir. Romanda fakir bir halk insanı olan Mustafa İnan’ın dünyaca tanınan bir (araştırmacı) bilim adamı olma sürecinde yaşadığı güçlükler ve bu güçlüklere rağmen ahlak ve kişiliğinden hiçbir şey kaybet memiş olması ele alınmaktadır. Oğuz Atay, eser, hocasının fotoğraflarını ekleyerek daha renkli bir eser ortaya koymuştur.

Bir Bilim Adamının Romanı Özeti:

Roman iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Mustafa İnan’ın doğumundan eğitim hayatı bitene kadarki dö nem; İkinci bölümde ise hocalığından ölümüne kadarki süreç anlatılmaktadır.
Eser, Mustafa İnan’a şivesi ve görüntüsüyle çok benze yen bir çocuğun Fen Fakültesi’ne giriş sınavının sonuçlarını öğrenmek için beklediği bir kuyrukta başlar. Kuyruktaki diğer öğrenciler, çocuğa taşralı olarak bakmakta; onun sınavı kaza namayacağını düşünmektedir. Yan blokta ise Türkiye Bilim sel ve Teknik Araştırma Kurumu’ ödülleri dağıtılmaktadır. Or ta yaşlı bir adam çocuğun yanına gelir. Bilimle uğraştığı belli olan bu orta yaşlı adam, Mustafa İnan’dan bahseder çocuğa. Törende ‘Bilim Hizmet Ödülü’ ölümünden dört yıl sonra Mus tafa İnan’a verilecektir. Törende çocuk, Mustafa İnan hakkın da pek çok şey öğrenir. Oğuz Atay, bu orta yaşlı adam vası tasıyla Mustafa İnan’in hayatını anlatmaya başlar.
1971′de bilime verdiği hizmet dolayısıyla ödül alan Mus tafa İnan, 24 Ağustos 1911′de Adana’da seyyar posta me muru Hüseyin Avni Bey’in oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Ekonomik durumları pek parlak değildir. Mustafa’dan önce altı çocukları ölmüştür. Mustafa’nın yaşaması da bir mucize dir. Çünkü Anadolu’da o dönemde fakirlikten salgın has talıklar, kazalar, tıbbi imkânsızlıklar kol gezmektedir. Küçük yaşta damdan düşen Mustafa, ölümden zor kurtulmuştur. Ya zar, “Mustafa İnan ölseydi bilim hayatımızda çok büyük bir boşluk olacaktı.” der. Mustafa’nın çocukluk yılları 1. Dünya Savaşına denk gelir ve Adana Fransızlar tarafından işgal edi lir. Aile, bundan sonra Anadolu’daki tüm halk gibi maddi sıkıntılar içinde bocalar. Mustafa zayıf bünyeli olduğu için ona özen göstermeye çalışırlar. Mustafa bu sıkıntıları erken yaşta tanıdığı için ağırbaşlı ve durgun bir kişiliğe sahip olmuş tur. Kısa bir süre sonra, Mustafa’nın babası işi nedeniyle di ğer şehirleri de gezmek zorunda kalır. Bu yüzden annesi, yok luk içinde, düşmanların işgal ettiği bir şehirde yapayalnız ka lakalır. Bu yüzden yollardaki eşkıyalara rağmen Mustafa, kar deşleri ve annesi Adana’dan kaçmak zorunda kalırlar. Kon ya’ya yerleşirler. Mustafa İnan burada Mevlânâ’nın şehre ver diği manevi havanın da etkisiyle Divan Edebiyatına ilgi du yar. Bu arada maddi sıkıntıları gittikçe artan ailesi, tatillerde Mustafa İnan’ı bir kuyumcunun yanına çırak olarak verir.
Mustafa İnan, eğitim hayatı boyunca hiç defter kullan maz. Çok zeki olduğu için buna gerek duymaz. Fakat babası kitapla, defterle uğraşmayan bu çocuğun okumayacağını dü şünür. Mustafa, ailesine yük olmamak için kitap da almaz. Bu yüzden, sabahları erkenden kalkar; mektepteki yatılı okuyan çocukların kitaplarından çalışır. Savaş yıllan, ekonomik sıkın tılar Mustafa’yı erken olgunlaşürmıştır. Mustâfa İnan, öğrenci lik yıllarında öğretmenlik de yapar. Arkadaşları konuyu anla madıkları zaman Mustafa İnan’a gelirler; Mustafa onlara kısa sürede konuyu mükemmel şekilde anlatır. Öğretmek onun için vazgeçilmez bir tutkudur. Adana Lisesi’nde öğrenim gö ren İnan, arkadaşlarına hep yol gösterir, onlara okumalarını söyler ve ufuk kazandırmaya çalışır. Bu yüzden okuldaki her kesin dostudur.
Mustafa, 19 yaşında İken babasını kaybeder. Bütün aile nin geçimi Mustafa’nın sırtına yüklenmiştir. Bilim adamı ve öğretmen olmak istemektedir. Fakat bilgi ve zekâsına rağmen ailesi için en kolay yoldan para kazanabileceği okulu tercih etmelidir. Bu yüzden, liseyi birincilikle bitiren Mustafa, fen fakültesine kayıt yaptırır. Arkadaşlarının gönlü razı olmaz ve ondan habersiz kaydını mühendislik fakültesine alırlar. Ders­lerde üstün bir başarı gösterir. Hocaları ona ‘Doçent’ deme ye başlarlar. Mustafa İnan, bu yıllarda ülkesi için çalışmaya, öğretmenlik yapmaya kesin karar verir. Almanca kursuna gi der; her geçen gün kendini yetiştirmek için uğraşır. Mustafa İnan, üniversitede okuduğu yıllarda pozitif bilimler yeni yeni gelişmektedir. Bu yüzden aksayan pek çok şey vardır. İşini yapamayan, öğrenciye çok sert davranan hocalar, Mustafa’yı daha da İdealist yapar. Ailesinin geçimine katkıda bulunmak için bu yıllarda lise öğrencilerine ders vermeye başlar.
Romanın ikinci bölümünde, Mustafa İnan’in eşi Jale ile tanışma süreci anlatılır. Mustafa’nın ders yerdiği lise öğrenci lerinden birisi de Jale’dir. Jale, Mustafa İnan Hoca’sına çok saygı duyar ve samimi bir ilişkileri olur. Sonra Jale, bursu çı kınca Almanya’ya gider. Mustafa, Jale yokken de onun aile sini her hafta ziyaret eder, aile Mustafa’ya çok alışır. Hâlâ ho ca öğrenci ilişkileri olsa da Jale Hanım’la Mustafa mektup-laşır. Daha sonra Mustafa İnan, doktora yapmak için İsviç re’ye gider. Burada ara sıra Jale Hanım’ı da ziyaret etmeye başlar. Mustafa İnan, arkasından Jale Hanım, İstanbul’a dö ner. Bundan sonra evlilik kararı alırlar. Oldukça rahat bir ya şamı olan Jale Hanım, Mustafa’nın geçindirmek zorunda ol duğu bir ailesi olduğunu bilir. Evlilik teklifini yine de kabul e-der. Maddi imkânsızlıklar ve Mustafa’nın ailesi yüzünden düğünleri çok zor olur. Evlendikten sonra aynı sıkıntılar de vam eder. Mustafa İnan, önüne açılan bütün zengin olma yollarını reddeder. Üniversite hocalığı dışındaki tüm teklifleri devletine ihanet sayar. Bu yüzden, evine oldukça uzak olan üniversiteye çoğu zaman yürüyerek gitmek zorunda kalır. Bu nunla beraber, üniversitenin çok büyük gelişmeler katetmesi-ni sağlar. O, İsviçre’de çok lüks şartlar altında çalışmayı red detmiş, ülkesi için her zorluğa katlanacağına söz vermiştir. İlk doktorayı yaptırır, ilk kürsüyü kurar. Üniversitenin pek çok işi ni yüklenir. Evine çok yorgun dönmektedir. Hastalıktan çok korkan Mustafa İnan, dekan olduktan sonra iyice sağlığına dikkat edememeye başlar. Bu günlerde, Yahya Kemal’in soh betlerine büyük bir zevkle katılmaktadır. Bu arada, oğlu Hü seyin de büyümektedir. Mustafa İnan’in ilme karşı tüken meyen bir iştahı vardır. Dil, edebiyat, felsefe, tarih, matema tik, sanat gibi her dalla ilgilenir. Öğrencilerini de kendisi gibi çok yönlü yetiştirmeye çalışır. Bu arada, makaleler, deneme ler yayınlamaya başlar. Ülkesine, milletine çok bağlı olan Mustafa, beyin göçünden dolayı çok üzülmektedir o yıllarda.
Mustafa İnan’a milletvekilliği, bakanlık teklif edilir. Bu i-dealist adam bunları kabul etmez. Çünkü kendisinin en bü yük görevinin eğitim olduğunu düşünmektedir. Elinin tersiyle tüm maddi olanakları iten Mustafa İnan, ancak ömrünün son larına doğru bir daire sahibi olabilir. Bu daire yüzünden hiç sevmediği hâlde borçlanır ve son yıllarında parayla ilgilen mekten nefret ettiği için bu borçlar onu çok üzer. Karlı bir günde, derse giden Mustafa İnan, hastalanır. Doktorlar, yurt dışına gitmesi gerektiğini söylerler. Mustafa İnan, hiç isteme diği hâlde Almanya’ya gider. Kendisine konan ‘Lösemi’ teşİlişinden haberi yoktur, Mustafa İnan’in. İyileşip öğrencilerine kavuşacağını ümit etmektedir. Hastalığı gittikçe ilerler. Her gün sancılar çeken Mustafa, ancak morfinlerle sakinleşir. Hiç yemek yememeye başlar ve nihayet 5 Ağustos 1967 yılında Mustafa İnan, uykusundan bir daha uyanamaz. Hayatı bo yunca kendi ülkesinde yaşamak isteyen Mustafa İnan, Fren gistan dediği yabancı diyarlarda can verir. Türk bilim ha yatında bir dönüm noktası olan bu dehanın öldükten sonra dahi parasızlık peşini bırakmaz. Eşi Jale’nin kucağına fatura lar yağmaya başlar. Bir imam bulamadıkları için Mustafa İ-nan’a son görevini oğlu Hüseyin yapar ve babasının ölüsünü yıkar. Öldükten ancak üç gün sonra hastanenin parası ödenir ve Türkiye’ye dönerler. Mustafa İnan’ın ölümünü duyan her kes yasa bürünür.

Bilgisayar Mühendisleri Ne Kadar Kazanır?

Özellikle yeni iş hayatına atılan genç bilgisayar mühendislerinden çokça email geliyor. Kaç para almalıyız, piyasanın ortalaması nedir diye soruyorlar.

Öncelikle söylemeliyim ki öğrenciliğiniz sırasında çalışan yeni mezunlar genelde bu sorunun cevabını bilirler. Bu yüzden öğrenci olan bilgisayar mühendisi adayları ücret konusunu düşünmeden işa arayışına girmelidirler. Yani sadece yol parası ve yemek parasına işe girmeye çalışın. Böylece işe girdiğiniz yerdeki kişilerle arkadaş olduğunuzda ücretlerin neler oldugunu yavaş yavaş öğrenirsiniz. Öğrenciyken çalışmanın birçok avantajından sadece birisidir bu söylediğim. Hatta yemek ve yol parasına iş bulamıyorsanız tamamen ücretsiz iş bulmaya çalışın. Ama çok dikkatli olun yani ücretsiz çalışıyorsunuz diye işe savsaklamayın. Ücretsiz çalışsanız bile normal çalışan bir bilgisayar mühendisinden daha çok çalışmaya gayret edin. İş yerinden son çıkan siz olun. Cumartesileri full gün işe gitmeye çalışın. Pazar günleri de evinizde yada okul yurdunda bilgisayar çalışın. Ayrıca işyerlerinde başka bilgisayar mühendisleri varsa onlarla kaynaşın çok şey öğrenirsiniz. Ayrıca Bilgisayar piyasası çok küçük olduğundan bugun yanında staj yaptığınız birisiyle yarın başka bir işte beraber çalışabilirsiniz. Ayrıca ilerde profesyonel hayatta 20 yıl yüksek maaş almak için öğrenciyken 2 yıl ücretsiz çalışmak hiç de mantıksız değildir. Bu arada iyi bir cv hazırmaya gayret edin.

Herneyse geleleim asıl meselemize. Konumuzu iki aşamalı düşünelim.

1. Yeni Mezun Bilgisayar Mühendisi Kaç para istemelidir?
2. Tecrübeli bilgisayar mühendisi kaç para istemelidir?

Yeni Mezun Bilgisayar Mühendislerinin Maaşları
Yeni mezun bilgisayar mühendisi hiçbirşey bilmese bile minimum 1000$ maaş almalıdır. Ancak bu ücreti artırmak sizin elinizdedir. Eğer iyi derecede java yada oracle biliyorsanız bu maaşı minimum 1400$ istemelisiniz. Eğer bu rakamların altında ücret isterseniz sizi kesinlikle işe almazlar. Yani düşük fiyat istemek işi garanti yapmaz tersine işi kaybbetmenize yol açar. Ancak çok fazla da istemeyin. Yeni mezunsanız ne kadar iyi olursanız olun kesinlikle max 2000$ isteyin. işe girin 1-2 yıl çaqlışın sonra istediğiniz rakamı isteyin. Eğer C# bilen bilgisayar mühendisi iseniz 1250$ başlangıç maaşı isteyebilirsiniz. Delphi ile çalışacaksanız da 1250 dolar isteyebilirsiniz. asp.net ile çalışıyorsanız 1200 dolardan yukarıya doğru yeteneklerinize göre ücret talep edin.

Eğer embedded işlerle uğraşacak yeni bir bilgisayar mühendisliği mezunu iseniz 1300 dolar isteyin. Özellikle C++ ile program yazacaksanız 1500 dolar minumum ucret isteyebilirsiniz.

Eğer network-sistem yönetimi gibi bir işe başvuran bir bilgisayar mühendisi iseniz 1000$ isteyin. daha fazla istemeyin. Network-Sistem yönetimi konusunda çok eleman var ve maaşlar bu alanda biraz düşük. işi garantilemek istiyorsanız 1000$ teklif edin. Ancak yazılım yapabilen bir sistem yöneticisi olacaksanız 1500$ isteyebilirsiniz. Yani Software+SistemYönetimi minimum 1500 dolar eder. 2500 dolarak kadar isteyebilirsiniz.

Aynı şekilde hem database yönetiminden anlıyorsanız hem yazılım yapıyorsanız min. isteyeceğiniz para artar. Normalde yeni mezunlara database adminliği zor yaptırırlar ancak eğer böyle bir sorumluluğun altına giriyorsanız ve ayrıca program yazacaksanız bunun bir bedeli var. Minimum 1750$ 'dır bu bedel.

Yeni mezunsanız bu söylediklerime göre kendiniz ve kariyer hedefleriniz doğrultusunda ücret sitemeyi unutmayın. Yani hangi bilgisayar mühendisliğini bitirseniz bitirirn 1000$'dan aşağıda çalışmayın.



Tecrübeli Bilgisayar Mühendislerinin Maaşları
Tecrübeli bilgisayar mühendilerinin maaşları çalıştığı alanlara ve yıl sayısına göre çok büyük farklılık göstermektedir.

Oracle 'da 3 yıllık database adminliği tecrübeniz varsa minimum 3000$ alabilirsiniz.. Önemli olan database adminliği konudundaki tecrübenizdir. Eğer 5 yıllık bir oracle tecrübeniz varsa 4500$ rahatlıkla alabilirsiniz. Bu tecrübe olarak söylediğim şeyler gerçekten de oracle ile ugraştığınız yılları ifade etmektedir. yani 10 yıl önce mezun olduysanız 10 yıllık oracle tecrübesinden bahsetmek yanlış olur. Gercekten de oracle db admin tecrübe yılı önemlidir. Ayrıca Oracle konusundaki tecrübeniz demek sadece bakım yapmak yedek almak upgrade etmek demek degildir. Zaten bu yüzden türkiyede Oracle konusundaki uzman sayısı bir hayli azdır ve onlar da iyi paralar kazanmaktadırlar..

Java konusunda 3 yıllık bir tecrübeye sahipseniz 2500$ alabilirsiniz. 3 yıllık java tecrübesi içerisinde yaptığınız çalışan projeler çok önemlidir. Eğer 5 yıllık bir java tecrübesine sahipseniz 3500 dolar rahatlıkla alabilirsiniz. Hatta yaptığız projeler güzelse, çatır çutur kod yazabiliyorsanız bir sonraki işinize geçerken 4500$ isteyebilirsiniz.

Asp.net, C Sharp, VB, Delphi, Power Builder konusunda 3 yıllık tecrübeniz varsa 2000 dolar kesinlikle alıyor olmanız gerekir. 5 yıllık bir tecrübeye sahipseniz en az 3000 dolar civarında paralar alabilirsiniz.

Network - Sistem mühendisliği yapanlar genelde iş tecrübeleri fazla bile olsa 2600 dolar maaşı geçemezler. Bu tip bilgisayar mühendislerine tavsiyem bir an önce müdür, direktör yardımcısı vs. olmaya çalışsınlar.

Şunu da belirtmeliyim ki söyledğim rakamlar genelde meseleğinde aktif alışan kişiler içindir. Yani müdür olduysanız kod yazmıyorsanız yada admin görevi yapmıyorsanız yukarıdaki fiyatlar geçersiz olru. Müdür, direktör vs. olduğunuzda başka kriterler devreye girecektir. Çalıştığınız firmanın büyüklüğüne göre Direktör olduğunuzda aylık 20.000$ maaş bile alabilirsiniz. Ayrıca 10 yıllık tecrübelere sahipseniz genellikle şirketler size çok yüksek maaşlar yerine hisse yada kar payı önermeye başlayacaklardır. Yada siz kendi işinizi kurmayı düşünmeye başlayacaksınız.

Ayrıca tecrübeli mühendislerin maaşlarını etkileyen şeylerden en önemsi birkaç alanda iyi olmaktan geçiyor. Yani sadece oracle uzmanı olunca iyi para kazanabilirsiniz. ancak hem java hem oracle manage edebilriseniz kazanacağınız paralar yükselecektir. Aynı şekilde hem database admin konusunda çok iyi hem network hem güvenlik hem de yazılım konusunda çok iyi olursanız (!) en iyi parayı siz alabilirsiniz. ama tümünde çok iyi olan kimseyi görmedim şimdilik. genelde gördüklerim 2 alanda çok iyi oluyorlar...

Son söz olarak belirmeliyim ki Türkiye yazılım konusunda sanıldığının çok ilerinde. Çok iyi bilgisayar mühendislerine sahibiz. Bilgisayar mühendislerinin en büyük sorunları rehavet ve motivasyon.

Genelde iyi paralar kazanmaya başlayan bilgisayar mühendisleri rutin bir hayata giriyorlar ve kendislerini geliştirmeyi bırakıyorlar. akşam 6 olunca işten çıkıp evlerine gidiyorlar ve bilgisayar oyunlarına çok takılıyorlar. Bilgisayar mühendisinin çalışma özgürlüğü mutlaka olmalı. Gözü saatte olmamalı. Ancak işe de her gün saat 11'de gelmemeli. Bir oto kontrol olmalı. Ayrıca bir işe giren kişi dışarıda neler oluyor, diğer bilgisayar mühendisleri neler biliyor, neler yapıyor pek takip edemiyor. Ayrıca şirkette herkes bowling, gokart, vs.. aktiviteler yapınca süper kalitede bilgisayar mühendsilerimiz de kendilerini bu tür gezme tozmaya çok kaptırıyorlar. Motivasyonları düşüyor ve üretkenlik yerlerde geziyor. Motivasyonu düşüren etkenlerden en önemlisi de bilgisayar mühendislerinin başındaki müdürlerdir. Genellikle yazılımdan anlamayan kişiler iyi bilgisayar mühendislerinin motivasyonunu düşürüyorlar ve verimli çalışmamamları için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. İyi bir müdür iyi bir bilgisayar mühendisinin verimini 5 katına çıkarabilir.

Son söz olarak şu söylemeliyim. iyi bilgisayar mühendisi her zaman iyi paralar alır. Çalışmaya devam

Bilgisayar Mühendisliği Nedir? Ne İşe Yarar?

Üniversite sınavlarına hazırlanmadan önce tek istediğim bölüm bilgisayar mühendisliğiydi. Lise yıllarında programlama ile uğraşmaya başlamam sebebiyle kendimi daha da geliştirmeyi ve bu alanda eğitim almayı planlıyordum, öyle de oldu. Fakat üniversiteye girdikten sonra Bilgisayar Mühendisliği’nin programlamadan ibaret olmadığını ve birçok iş kolunda çalışabileceğini öğrendim. Ve şuanda öğreniyorum. Bilgisayar Mühendisliği’nde okuyan öğrenci arkadaşlarımın üniversite bitirdikten sonra ne tarz işler yapacağı konusunda çok da fikirleri yoktu. Ama ben biraz araştırma yapmayı istedim, ve sonuç olarak kabataslak bir sonuç ortaya çıktı.

Öncelikle bir mühendislik dalıdır ve bu bölümü kazanan veya okumayı düşünen insanların bunun bilincinde olması gerekir. Mühendislik bilimsel ve matematiksel verileri kullanarak insanlara faydalı ürünler ortaya çıkarmaya uğraş veren bilim dalıdır. Bu nedenle matematiksel zeka gerektirmektedir. Hızlı ve hatasıza yakın sonuçlar elde etmeye çalışır.

Bilgisayar mühendisi, mühendislik problemlerini bilgisayar teknolojisi ile modellemeye ve çözmeye çalışır. Bunu yaparken bu teknolojinin içerdiği veri saklama, veri işleme ve iletişim açılımlarını yoğun ve etkili bir şekilde kullanır.

Bilgisayar Mühendisleri dışardan genellikle program yazan kişiler olarak görülmektedir. Kısmen doğru olan bu kanı aslında tamamen gerçeği yansıtmamaktadır. Yazılım sadece Bilgisayar Mühendisliği’nin bir parçasıdır. Çoğu zamanda Bilgisayar Mühendisleri yazılım işinin ön safhası olan sistem tanımlaması ve koordinasyonu işlerini yürütmektedir. Türkiye’deki birçok bölüm aslında yurtdışında “Software Engineering” olarak adlandırılan “Yazılım Mühendisliği” derslerini okumaktadır. Eğitim süresince çeşitli işletme ve endüstri dersleri ile birlikte temel teknik dersler okutulmaktadır. Okuldaki eğitimlerde verilen teknik dersler genelde giriş ve orta düzeyde verilmektedir. Öğrencinin kendisini yakın hissettiği alanda geliştirmesi ise piyasa tecrübesi ile birlikte ortaya çıkar.

Bilgisayar Mühendisleri yazılım dışında birçok iş alanında çalışabilir. Bunlardan bir tanesi akademik kariyer yapmaktır. Yüksek lisans ve doktora ile başlayarak belirli bir alanda uzmanlaşarak eğitimci olarak öğrencilere yardımcı olmaktadırlar.

Sistem mühendisliği (System Engineering) alanında işler yapabilir. Sistem mühendisliği veri ağlarının planlama, tasarlama ve kurma işlemlerinde görev alır. Bu alanda firmaların bilgi işlemleri ile birlikte çalışmalar yürüterek kurumlarının ağlarının daha verimli ve kaliteli çalışmasını sağlayabilir.

Sistem Analisti ve Tasarımcısı (System Analyst & System Designer) olarak çalışabilir. Sistemleri geliştirmek için bilgileri derler ve bu bilgilerin analizini yapar. Sistemlerin geliştirilebilmeleri için önerilerde bulunur. Bilgi akışını ve sistemlerin işleyişlerini akış diyagramları oluşturarak işin herkes tarafından anlaşılabilmesini sağlar. Üniversite eğitiminde alınan akış diyagramları ile ilgili dersler sayesinde mezun olan öğrenciler dünyanın her yerindeki mühendislerler ortak bir dil ile anlaşabilir.

Bilgi Güvenliği Uzmanlığı (Information Security Manager) alanında faaliyetlerde bulunabilir. Kurumun bilgisayar sistemlerinin güvenli bir şekilde çalışabilmesi için güvenlik gereksinimlerini belirler ve bu konu da bir standart oluşturarak sistemlerin güvenli bir şekilde çalışması için uğraş verir. Özellikle büyük sistemlerde veriler kurumlar ve firmalar için hayati önem taşımaktadır.

Veritabanı Yöneticiliği (Database Administrator) alanı kurumlar için vazgeçilmez hale gelmiştir. Özellikle müşteri ilişkileri yönetimlerinin (CRM) yaygınlaşması ile birlikte daha da önemli olan veritabanı yöneticiliği oldukça gerekli bir iş dalı haline gelmiştir. Veritabanları için belirli bir standart oluşturulmasını ve bu standartın korunarak hazırlanacak veritabanlarının ortak bir şekilde kullanılmasını sağlar. Ayrıca veritabanlarının tasarlanması geliştirme aşamalarında bulunur. Birçok kuruluş özellikle Oracle ve MsSQL sistemlerini kullanmaktadır. Haliyle birçok eğitimli insana ihtiyaç duyulmaktadır.

Ar-Ge alanında çalışabilmektedir. Firmaların yeni ürünler ve hizmetler ortaya çıkarabilmesi için Araştırma-Geliştirme birimlerine ihtiyaç vardır. Bilgisayar Mühendisleri de bilgi birikimlerini bu alanda kullanarak çalışabilirler.

Yazıda birçok teknik terim olabilir ama Bilgisayar Mühendisliği öğrencilerinin, öğrenci adaylarının ve mezunlarının bu terimlere aşina olmaları gerekmektedir. Saydığım iş dalları ilk etap da akıla gelenlerdir. Bunların dışında İnternet’in gelişmesi ile birlikte birçok yeni iş kolu ortaya çıkmıştır.

Sevdiğiniz işi yapmak herşeyden önemlidir. Yazılımcı olmak isteyen bir kişinin illa ki Bilgisayar Mühendisliği okumasına gerek yoktur. Fakat okuması yararına olacaktır. Öğrencilik yaşamında bir şekilde piyasanın içerisine girmek en doğru iş olacaktır. Böylelikle eğitiminize şekil vererek seveceğiniz bir iş dalına geçiş yapabilirsiniz.

Programlamacılık

Nedir bu bilgisayar programcılığı ? Zor mu?

Evet birçok kişi bilgisayar programcılarının ne ile uğraştığını bilir fakat nasıl uğraşıp neler yaptığını pek bilmez... Bu konulara sayfamda biraz özet olsa da değineceğim. Önce bilgisayar dünyasında sıkça kullanılan bir kelimeden bahsedeyim yazılım..


Yazılım(software) kelimesi bilgisayar programlama dilleriyle oluşturulan dökümanları, dosyaları ifade eder. Yani bilgisayarınızda işletilmek, çalıştırılmak üzere tasarımlanmış dosyalar yazılım kapsanına girer.

Bu dosyalar nasıl yapılır ?

Yazılım programlama dilleri ile tasarlanır ve yazılır,programlama dili de nedir? derseniz.Programlama dilleri, bilgisayarınızın donanımını(ekran kartı, ses kartı, modem, mouse, klavye...) sizin en rahat biçimde kullanabileceğiniz düzeye getirmeye çalışır. Yani bilgisayarın o soğuk 1010110 gibi rakamlarını sizin zevkle kullandığınız programlara, işletim sistemlerine, oyunlara çevirir.

Örneğin kullanılmakta olan Windows işletim sistemi onbinlerce sayfa milyonlarca bilgisayar kodunun biraraya gelmesinden oluşur. İşte işin tüm zorluğu, o kodların arasında dolaşan, hata mesajlarını günlerce kodları gözden geçirerek arayan, sandalye tepesinde saatlerce aynı ekrana bakarak ilginç görüntüler sergileyen programcıların üzerindedir...

Bilgisayar programcıları işini zevkle yapan ve işini bir hobi edinmiş insanlardan oluşur, en azından öyle olmalı. Aksi halde yoğun konsantrasyon ve sabır isteyen bu işi yapmak aşırı zorlaşır. Neyse... Programlama dillerinden bahsediyorduk Programlama dilleri kendi aralarında sınıflara ayrılmışlardır. İnsanın en zor öğrenebileceği, anlayabileceği yani 1100101 gibi makina kodlarına yakın diller en düşük seviyeli(low level) programlama dilleri, insanın en kolay anlayıp kullanabileceği ve insan diline yakın özellikler gösteren diller ise en yüksek seviyeli(high level) programlama dilleridir. Şimdi bu sınıflandırmaya örnekler verelim;

1-Çok yüksek seviyeli diller : VisualBasic, VB.NET, Acces , Foxpro ...
2-Yüksek seviyeli diller: Pascal ,Basic ,Fortran...
3-Orta seviyeli diller: C ,C++, C# , Java ,ADA...
4-Düşük seviyeli diller: Assembly...
5-Makina dilleri: Bilgisayarın çalışma dilleri 1 ve 0'lardan oluşur...

Bu dillerin kullanıldığı alanlara örnek verirsek;

1-Bilim ve Mühendislikte: Pascal ,C ,C++ ,Java ,Fortran...
2-Veritabanı Programcılığında: Dbase ,Acces ,Foxpro ,Sql...
3-Yapay Zeka Kullanımında: Prolog ,Lisp...
4-Sistem Programcılığında: C ,C++ ,Java ve sembolik makina dilleri...

Bir bilgisayar programı nasıl yazılır ?

Bir yazılım değişik dillerle oluşturulabilir fakat izlenen yöntemler genelde birbirine benzer.Örneğin Algoritma...

Algoritma, elimizdeki sorunun çözümüne gidebilmek için tasarlanan yollar,yöntemlerdir. Örneğin bir arkadaşınıza daha önce gitmediği bir yerdeki bir postaneyi tarif edeceksiniz. Bunun için anlatımda genelden özele giden bir yol izlersiniz. Önce gideceği semti sonra caddeyi sonra postanenin olduğu yönü tarif eder son olarak da kolay bulması için postanenin çevresindeki göze batan özelliklerden bahsedersiniz.İşte bu yaptıklarınız bir algoritmadır. Ve amacınız arkadaşınıza postaneyi bu algoritma yardımıyla tarif etmektir...

Bilgisayar programlama dilleri de programcılıkta bunu gibi yöntemler kullanarak çözüme gider. Algoritmanın uzunluğu kullanılan programlama dilinin seviyesi ve problemin karmaşıklığı ile doğru orantılıdır.

Yapılan algoritma ve tasarımdan sonra yazılım aşamasına gelinir ve bu aşamada yapılacak programın kullanım ömrü, programın kullanım düzeyi ve hangi amaçla kullanılacağı gibi soruların cevaplarına bakılarak programlama dili seçilir. Dil seçimi bazı kriterlere göre yapılmaktadır, örneğin kısa sürmesi ve görsel tasarım içermesi, veritabanı iletişimi yoğun kullanılması gereken bir program yapmamız gerekiyor olsun. Bu durumda Assembly dili ile yola çıktığımızda bahsedilen proje birkaç kişilik deneyimili bir programcı grubu ile birkaç yıl alır. C ile iki programcı aynı işi üç dört ayda VisualBasic veya Delphi ile bir programcı bahsedilen işi bir iki aya yakın bir sürede yapabilir.

Başka bir açıdan örnek verirsek örneğin bir ekran kartı programlamamız gerekiyor ve bu kartın driver'ını ( sürücüsünü ) biz yazacağız. Bu durumda bu işi VB veya Delphi ile yapmamız imkansızdır, kullanmamız gereken diller öncelikle Assembly ve C/C++ olmalıdır.

Evet, programlama dillerinin kendi alanları vardır ve her dil kendi branşında kullanıldığı sürece başarılı ve etkili kullanılmış olur. Buraya kadar anlattığımı özetlersem.

Bir bilgisayar programı yazmak için belli aşamalar vardır ve bu aşamalar geçildiğinde kodlamaya başlanabilir. Bunlar:

1-Analiz
2-Algoritma
3-Dil Seçimi
4-Kodlama

Analiz ile gerçekleştirilmek istenen proje tasarımlanır ve parametreleri araştırılır.Algoritma ile adımlar tayin edilir. Dil seçimi ile en uygun programlama dili seçilir. Ve kodlamaya başlanır...

Kod yazıldıktan sonra da bazı aşamalardan geçer bunlar da genel olarak :

1-Test ve Debug
2-Pilot denemeler ve ilk versiyon denemeleri
3-Hazır halde çalışır programı sunma

Programlama Dilleri

Bu bölümde programlama dillerinin kullanıldıkları alanları ve özelliklerini inceleyeceğiz. Programlama dilleri uygulama alanlarına göre dörde ayrılır:

1-Bilimsel ve Mühendislik Alanında : Üniversitelerde ve bilimsel kuruluşlarda mühendislik veya matematik hesapları için kullanılan bu dillere örnek; Pascal, C, C++, Java dilleridir.
2-Veritabanı Kullanımında : Genellikle Personel kayıtları, fabrika stok veya depo denetimi gibi veritabanı gerektiren işlemlerde kullanılan diller;DBASE,SQL,FOXPRO,PARADOX gibi veritabanı dilleridir.
3-Sistem Programcılığında : İşletim sistemlerinin ve sistem programlarının yazılımında kullanılan dillere örnek, C ,C++ ,Java ve makina dilleridir.
4-Genel Amaçlı kullanım : Çeşitli konularda uygulama geliştirmek için kullanılan dillere örnek,C ,C++ ,Java ,VB ve Pascal'ı verebiliriz.

Son yıllarda programlama dillerinde nesneye yönelik tasarımlar yapılmış ve bu dillerin çoğunun nesneye yönelik programlama yapabilen uyarlamaları çıkmıştır. Nesneye yönelik programlama, programcının kendi sınıfını ve nesnesini oluşturup bunun üzerinde işlemler yapmasına olanak sağlayan ve programlama dillerinin geldiği son aşamalardan birisidir. Bu konu oldukça kapsamlı olup bunun geniş açıklamasını burada yapmayacağım.

OOP(Object Oriented Programming) yani Nesneye Yönelik Programlama'nın kullanılmasıyla ve Visual programcılığın da gelişmesi ile beraber ortaya oldukça güzel görünümlü ve kullanışlı programlar çıkmaya başladı. Bu bilgisayar programlarına olan ilgiyi arttırdı ve bu konulardaki araştırmaları hızlandırdı. Sonuçta şu anda, pekçok dilin artık nesneye yönelik olan ve visual özellikler içeren sürümleri kullanılmakta ve tercih edilmektedir. Örneğin: C++ ,Visual C++ ,C++ Builder ,Delphi ,Java...

İnternet'in de yaygınlaşmasıyla programlama dillerine yeni özellikler eklendi ve internet'te kullanılabilecek nitelikte görsel özellikli diller çıkarıldı. Örneğin HTML, kullanıcının dikkatini çeken renkli ve hareketli arabirimiyle her geçen gün yeni ekler ile gelişmektedir. JavaScript ve VBScript iki script dili olarak HTML'ye getirdiği ek özelliklerle çokça kullanılır oldu. Ve asp ile veri tabanını aktif kullanıma sunma, aktif sayfalar hazırlama olanağı elde edildi.

Görüldüğü gibi özellikle internet'in gelişmesi ile birlikte programlama dillerinin yapılacak işe veya kullanılacak platforma göre değişik özellikler gösteren uyarlamaları çıktı. Bu durumda web teknolojisini izleyen ve internet üzerinde yazılım geliştirmek isteyen bir programcının javascript ,vbscript ,java ,HTML gibi dilleri bilmesi ve bu konularda kendini geliştirmesi gerekir. Uygulama programlarına ,ticari programlara, veya işletim sistemlerinin kullanımına yönelik yazılım geliştirmek isteyen programcıların da C++ ,Java ,Delphi gibi son zamanların en popüler dilleri üzerinde çalışması, bunları öğrenmesi gerekir.

Internet programcılığı, esnek mimari, OOP gibi konularda söylenmesi gereken önemli bir nokta da Java'nın programlama dünyasına getirdiği önemli bir özelliktir. Java nın çıkması ile atılan önemli bir adım da platform'dan yani işletim sisteminden bağımsız olarak çalışan, her sistemde çalışabilen, programların yazılabilmesidir. İleriye yönelik bir bakış açısı ile bakıldığında cep bilgisayarlarının, kablosuz cihazların, cep telefonlarının sıklıkla kullanılacağı ve artık PC lerin döneminin kapanmaya başladığı düşünülürse birçok cihazda çalışabilecek programların yazılmasının önemi anlaşılabilir. Java son yıllarda programlama dünyasına gelmiş en iyi programlama aracıdır ve yeni çıkacak programlama dillleri de Java'nın birçok özelliğinden esinlenmektedir.

Şimdi programlama dillerine özet bir bakış yapalım;

C
Yapısal programlama dilleri arasındadır. Öğrenilmesi zaman almasına rağmen oldukça kullanışlı ve esnek yapısı ile adından yıllarca bahsettirmiş, bilgisayar programcılığının temel dillerinden biridir. C ile bilgisayarınıza bir sistem yazmaktan bir oyun yazmaya veya printer kontrolü yapmaya kadar her türlü işlem yapılabilir ve bu özelliği sayesinde kullanım alanı çok geniş bir dildir.

C++
Nesneye yönelik programlama yapabilen diller arasındadır. C'nin saydığımız tüm özelliklerine ek olarak güçlendirilmiş nesne yönetim özelliği ile şu anda bilgisayar dünyasının en çok kullanılan dillerinden biridir

C#
Nesneye dayalıdır(OOP). C++ ın ve Java'nın pozitif yönlerini bünyesinde birleştirmiş yeni bir dildir. Programcıya internet uygulamaları ve yerel uygulamalar yazmakta bazı kolaylıklar getirmiştir. İleriye dönük olarak microsoft'un java teknolojisine rakip olarak ortaya sürdüğü bir programlama dilidir ve microsoft'un bu konulardaki (internet uygulamaları) yelpazesini genişletmeye yönelik bir atılımdır. Microsoft teknolojileri kullanacak programcıların C#'ı öğrenmeleri zamanla gerekecektir ve öncelikle öğrenilmeye başlanması da avantaj getireceği açıktır.

Java
Nesneye yönelik dillerdendir. Son yıllarda geliştirilmiş bir dil olup modern ve yenlikçi altyapısı ve visual özellikleri ve sürekli gelişen kütüphane (library) desteği ile gün geçtikçe kullanımı artan bir dil olmuştur. Java dili hemen hemen her alanda kullanılabilen esnek ve güçlü bir dildir.

VB.NET
Nesneye dayalı bir dildir. VisualBasic(VB) teki biçok özellik bu dilde yeniden yapılandırılarak değişmiştir. Yapısına bakılırsa VB den ayrı yeni bir dil geliştirilmiş denilebilir. Eklenen bazı özellikler ile VB de yapılamayan birçok işlem artık yapılabilmektedir ve OOP nin özellikleri desteklenerek daha verimli kod yazmaya olanak sağlanmıştır. VB programcılarının VB.NET'e geçişleri kolay olmayacak olsa da VB yerine VB.NET kullanımı gün geçtikçe artacaktır. VB.NET internet uygulamalarından yerel uygulamalara kadar kullanım imkanı geniş bir dildir.

Delphi
Pascal tabanlı bir dil olup nesneye yönelik programlama yapabilme özelliği taşır. Öğreniminin çok zor olmayışı ve üniversitelerde pascal eğitiminin ağırlıklı verilmesi nedenleriyle çoğu bilgisayar programlama öğrencisinin tercih ettiği bir dildir.Visual programlama özelliği taşır.

Pascal
Pascal Yapısal bir dildir, C 'ye benzerlik gösterir. Öğrenilmesinin zor olmayışı ve bilgisyar eğitimi veren okullarda okutulan bir ders olması sebebiyle kullanım alanı genelde üniversiteler ve bilimsel hesaplamalar yapan kurumlardır.

VisualBasic
Basic tabanlı bir dil olup öğrenilmesi kolay, kullanım alanı geniş bir dildir. Özellikle görsel uygulamalarda projenin arabiriminin hızlı yazılmasını sağladığı için genelde kullanıcı arabirimi tasarımlarında kullanılır. Kapsamlı veya çok kullanıcılı uygulamalarda kullanılmaz. Kullanıcı sayısı az olan veya kısa sürede bitmesi gereken küçük ölçekl projelerde tercih edilen bir programlama aracıdır. Yoğun olarak kullanılmaktadır

Programlama dillerinin hepsini incelemeye imkan olmadığından çok kullanılan bir kısım dilden bahsettim. Her dilin kullanım amacı ve yönelimi farklı olabilir önemli olan hedeflediğiniz konularda size yardımcı olacak dili seçip onunla çalışmanızdır...

İYTE...Benim üniveristem

İzmir- Urla Gülbahçe köyünda, aslında bir üniversite olan fakat adı Enstitü olarak geçen, Eğitimi çok ağır olan fakat mekanı eğitimden daha çok tatile yönlendiren, daha İzmirlilerin bile varlığını tam olarak bilmedikleri yaklaşık 3.000 nufusu ve bu nufusa aksi bir şekilde 30000 hektar alana sahip garip bir memlekettir İYTE.